Paskalya tatilindeyiz. bense pazartesi gununden beri yalnizim. 10 gun surecek bu ayrilik baslamadan once duygusal bir moda girmistim. ama bende garip bir icinde-bulundugu-duruma-alisma ozelligi var. oncesindeki duygusalligin tersine, su an yalnizligimin keyfine variyorum. yalnizligin da guzel bir yani var, uzun surmedigi surece elbette.
keyif yapmaktan ders calisamiyorum. onceki gun sehre indim ve uzun suredir almak istedigim kitabi aldim. Doris Lessing'in The Golden Notebook'u (Altin Defter). Kitaplari tararken bir de Albert Camus'nun The Outsider'ina (Yabanci) rastladim. Onu da aldim.
Yabanci'yi bitirdim. kisacik bir kitap zaten. kitabi asil alis nedenim, konusunun yabancilasma olmasiydi. ama benim ilgi duydugum yabancilasmadan farkli bu. camus, yabancilasmayi, varoluscu felsefe ile anlatiyor. toplum kurallarina gore degil de kendi gercekleriyle yasayan bir insanin toplum tarafindan dislanisini konu ediniyor.
simdi efendim soyle... kahramanimiz Mersault, hic olmadik bir sekilde bir cinayet isler ve kitap onu olume goturen sureci anlatir. biraz rastlantisal bir cinayettir isledigi ama bunun pek bir onemi yoktur onun icin. cunku onun icin hayatin pek bir onemi yoktur.
bu yuzden basina gelenleri hep duygusuz bir sekilde karsilar. annesi olur, pek bir sey hissetmez. annesinin olumu uzerine taziyelerini bildirenlere o, 'olmese daha iyiydi ama ne yapalim' gibi cevaplar verir. ve aglamadigi icin onu ayiplayanlari bir turlu anlayamaz. annesinin cenazesinde kotu hisseder aslinda, ama bunun asil nedeni, havanin cok sicak olmasi, ve bu sicak havada onun uzun bir yol yurumek zorunda kalisidir.
Mersault bir cinayete karisir, yine pek bir sey hissetmez. ne kendini savunur ne de cezasi hafiflesin diye bir girisimde bulunur. onun bu hissizligini anlayamaz etrafindakiler. o yine rahatsiz olur cunku insanlar onun anlattiklarinin altinda baska baska nedenler aramaya kalkisir. "annenin olumunun uzerine bunalimdaydin, o yuzden mi isledin cinayeti?" der avukati. o ise "yoo, yok oyle birsey" turunden cevaplar verir.
olaylar oyle bir hal alir ki, Mersault'un asil sucu, isledigi cinayet degil de, annesinin cenazesinde aglamamasi olur. cenazede aglamamak nasil bir zalimliktir! yargilanmasi bu konu uzerine odaklanir.
Mersault'un hayata karsi bu denli duygusuz olusu rahatsiz edici. ona gore onda bir sorun yok, o hayati olmasi gerektigi gibi karsiliyor. ama insani duygulardan bu denli uzak olusu normal bir insan olmadigini dusundurtuyor digerlerine. Camus ise boyle dusunmuyor karakteri hakkinda. Camus'ya gore Mersault'un yaptigi -mis gibi davranmamak. baskalarini rahatlatmak ugruna aglamamak, ya da uzgun olup olmadigi konusunda yalan soylememek.
Mersault, toplumun davranis kaliplarinin disinda davraniyor ve bu yuzden toplumun disinda yer aliyor. onun duyarsizligi rahatsiz edici bir hal. ancak toplum onu kabul etsin diye toplum kurallarina uyuyormus gibi rol yapmamasi ise onu durust bir insan yapiyor. cinayeti isledigine dair pisman oldugunu soyle diyorlar, o ise yine dogruyu soyluyor ve pismanlik degil ama rahatsizlik duyuyorum diyor. icinde bulundugu kotu durumdan kurtulmak icin yalan soylememesi, onun durustlugunun boyutlarini gosteriyor.
Camus diyor ki, gunluk hayatin icinde yer alabilmek adina insanlar her gun yalan soyler ya da yalan olmasa da soylemek istediklerinin fazlasini soylerler. bunu hayati kolaylastirmak adina yaparlar. Mersault bunu yapmiyor, bu oyunu oynamiyor. oynasa, toplum onun canavar olmadigini gorecek ve rahatlayacak. Mersault'un toplumdan farkli davranmasi, toplumun onu bir tehdit unsuru olarak gormesine neden oluyor. toplum herkes bir olsun, herkes ayni sekilde davransin istiyor. bunu yapmayani ise, yani Mersault'u, icinden sokup atiyor.
kitabi sevdim, evet. sadece akla getirdigi sorular nedeniyle bile okumaya deger. ornegin, kitabin ardindan benim hala dusunmekte oldugum sorular sunlar: baskalari iyi hissetsin diye -mis gibi mi yapmali, yoksa dibine kadar durust davranip ne hissediyorsak sadece o kadarini mi soylemeli? tum toplum ayni sekilde mi uzulmeli? buna uymayanlari canavar mi ilan etmeli? peki bu farkliliklara nereye kadar izin vermeli? ya da farkli olmak icin izin istemek bile bir cesit kisilik hakkina saldiri degil mi? peki ama toplum olabilmek icin bazi ortak noktalar gerekli degil mi? o zaman nedir bu ortak noktalarin siniri? bu ortak noktalarin siniri ne olmali ki biz hem kendi basimiza farkli bireyler olabilelim, hem de birlikteyken bir toplum olabilelim?
dusunmelerim bitmis degil, gordugunuz gibi. kafamdaki sorular azalmak yerine, yalnizca cogaliyor.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
8 yorum:
Cok guzel sorular sormussun, ben bir ara silkinebilip vakit bulursam senin artan sorularina katilip birseyler katmak isterim, Daha cancagizim diyebilmek yazina bile yorum yapacak firsat bulamadim. ama istiyorum.
benim konularim bunlar:)))
senin degilinle kafamda vizir vizir ucusan kelimeleri dokecek yer ve zaman ihtiyacim var:)
sevgiler
senin deyisinle olacakti:P
universitede bir hocamiz istemisti bu kitabi okumamizi... okurken nasil bunaldigimi, senin kitabin ozetini yaptigin yeri okurken yine hatirladim.
ilginctir, bu kitapla birlikte voltaire'in "kandid"ini, james joyce'un "sanatcinin bir genc adam olarak portresi"ni de onermisti. sonuncusunu okuyamamistim bir tek..
oyle iste... bunlari hatirlatti bana yazdiklarin... :)
denizaki
Kişinin kendine güveninin olması durumunda, genel kabül görmüş davranış biçimlerini reddetmesi daha kolay olabilir. Amma velakin "kendine güven" durumu bol güneş bol su bol hava ile olmuyor. Birey olduğunun farkındalığına varması gerekiyor kişinin,hele Türkiyede. Buda gerçek bir temel alt yapıya gereksinim duyuyor. Burda kast ettiğim gerçek bir alt yapı. ..Mişli gibi yapmak değil.Müzik,edebiyat,sosyal bilimler,sinema veya matematik bilimlerde geçmişide kapsayan oturakli bir donanım ve bilinç.Sağlam bir din anlayışının da birçok yalpayı engelleyeceğini düşünüyorum. Yoksa lodasa tutulmuş marmara istavriti olmak vardır kaderde ki.. aman derim.
selamlar & saygılar
sevgili fulya, caliskan fulya, kutuphane gulu fulya,
cik biraz kutuphaneden de yuzunu gozunu gorelim :p
bunun disinda, rezervasyonun yapildi, yerin ayirtildi, yorumlarini bekliyoruz iki yazi icin de. hatta istersen sobeleyeyim seni bu konularda, genis genis yaz, madem senin konularin bunlar :)
sevgiler
sevgili denizaki,
ben de o hocanin donem basinda ders notlarini verip, sonra bir daha sinav doneminde ortaya ciktigini hatirliyorum. cok degerli hocalarimiz vardi, cok:)
sevgili koleler ve efendiler,
temeli olan bir kendine guven ile elbette kisi daha saglam bir sekilde ayakta durabilir, onun bunun lafina kulak asmadan. senin yorumunla olay egitime ve kendini gelistirmeye bakiyor. egitimli bireylerin kendi duruslarini tayin edebilmelerine. ama bizim ulkenin sartlarini dusunursek, daha uzun sureler -mis gibi yapan bireyler yetistiririz gibi gorunuyor.
gerci camus'nun bahsettigi farklilik kendine guvenle alakali degil, toplum otoritesine karsi gelme ile ilgili. ama senin anlatiminda da, camus'nunkinde de kendine durust olma adina toplum degerlerine karsi gelme merkezde.
benden de sevgiler ve saygilar.
m�zici�im, t�rk filmlerini izler misin bilmem?
zeki demirkubuz nam bir y�netmenimiz var �a�da� t�rk sinemas�nda benim i�in bir vaha. yazg� filmini izlerken zeki demirkubuz'un ' aha dedim, bu camus'nun mersault'u be' sonra bir bakt�m ki y�netmen de �yle diyor zaten:))
yabanc� beni �ok etkileyen bir kitap. ( �u an roman demeye dilim varmad�. sen de demi�sin ya, incecik bir �ey.) ama ne kal�n asl�nda. ben bu filmi de �neririm sana. karaktere kafa atas�n falan geliyor izlerken. ama bir yandan da, eee olabilir yani. eylemsiz kal�p g�rmek laz�m sonucu diyor insan. kar�k mevzuu:)
sevgiler...
not: zeki demirkubuz'u �iddetle �neririm. t�m filmlerini, hepsini hepsini:)
yaaaa yazı karakteri niye böyle abuklaştı blogda:((((umarım düzgün okuyabiliyorsundur sen:(
sevgili elektra,
okuyabildim yorumunu merak etme :)
zeki demirkubuz'u elbette biliyorum da baktim hic bir filmini izlememisim. yazgi'nin, yabanci'nin uyarlamasi oldugunu da bilmiyordum. en cok masumiyet'i merak etmistim, ama olmadi iste.
simdi senin siddetle tavsiye etmen uzerine, bu konunun uzerine gidilecek.
sana da sevgiler
Yorum Gönder