23 Ocak 2010 Cumartesi

yonca, dört yapraklı



kıyafetlerimi aradım taradım. yatağı ayağa kaldırdım. evin altını üstüne getirdim. en sevdiğim kolyem nereye düşmüş, bulamadım.

önce üzüldüm. sonra, amaaan sen de, hadi gidip yeni kolye alalım dedim.

vitrinde onu görür görmez, ben zaten dedim, bayılırım yoncalara. yeşillikler içinde gördüm mü yoncaları, dört yapraklısını aramaya koyulurum. bulduğum da olur hani.

giden kolyemi, üzgün olduğum bir gün, bana moral versin diye almıştım. çok da sevmiştim. beğeneni de çoktu. ama belki, görevini tamamladığı için gitti. eskisi kadar ihtiyacım yok şimdi ona. güzel bir zamanda gitti. e böyle gidişlere can kurban, di mi ama?

yenisi, sadece şans getirsin diye değil. ama bana hep umut verdiği için. her dört yapraklı yonca bulduğumda yaşadığım sevinci hatırlatsın diye.

tüm gün, boynumdakiyle birlikte, bu iş zor yonca deyip durdum. zaten bu da en sevdiğim bülent ortaçgil şarkısıdır. hayatla ilgili ne güzel bir şarkıdır.

bu iş zor, çok zor yonca. ama boşver. bir yolunu buluruz nasıl olsa.