23 Ocak 2010 Cumartesi
yonca, dört yapraklı
kıyafetlerimi aradım taradım. yatağı ayağa kaldırdım. evin altını üstüne getirdim. en sevdiğim kolyem nereye düşmüş, bulamadım.
önce üzüldüm. sonra, amaaan sen de, hadi gidip yeni kolye alalım dedim.
vitrinde onu görür görmez, ben zaten dedim, bayılırım yoncalara. yeşillikler içinde gördüm mü yoncaları, dört yapraklısını aramaya koyulurum. bulduğum da olur hani.
giden kolyemi, üzgün olduğum bir gün, bana moral versin diye almıştım. çok da sevmiştim. beğeneni de çoktu. ama belki, görevini tamamladığı için gitti. eskisi kadar ihtiyacım yok şimdi ona. güzel bir zamanda gitti. e böyle gidişlere can kurban, di mi ama?
yenisi, sadece şans getirsin diye değil. ama bana hep umut verdiği için. her dört yapraklı yonca bulduğumda yaşadığım sevinci hatırlatsın diye.
tüm gün, boynumdakiyle birlikte, bu iş zor yonca deyip durdum. zaten bu da en sevdiğim bülent ortaçgil şarkısıdır. hayatla ilgili ne güzel bir şarkıdır.
bu iş zor, çok zor yonca. ama boşver. bir yolunu buluruz nasıl olsa.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 yorum:
bahar gelince biz fark edebiliyoruz ama di mi yonca ?
:)
:))
cem yılmaz'ın, mutluluğu bulmak için hindistan'a gidenlerle ilgili bir şakası var. o kadar para verip oralara gidiyorsun sonra sana orada, mutluluk içimizde içimizde, diyorlar.
işte bahar da içimizde içimizde. öyle değil mi, yonca? :)
he he he :)
evet evet :)
Merhaba Müzi, yazılarında huzur ve umut var. Ne güzel!
Sevgiyle,
Fatma (Ingiltere'den Mektuplar.
Bir de, bana bir 'ce' der misin e-mail yoluyla?:)
lettersfromengland@yahoo.co.uk
:)
Merhaba Fatma,
demek geri geldin. ne güzel :)
Sevgili Tavşan,
:)
Yorum Gönder