6 Mart 2008 Perşembe

hatirla sevgili'yi izliyorum, gozlerim yasli...

bir kac haftadir internetten uzaktim ya, hatirla sevgili'yi izleyememistim. simdi ardi ardina izliyorum biriken bolumleri. aglamaktan bitap dustum.

gecen gun kucagimda bilgisayar, kulagimda kulaklik, 'mehmet öldü, mehmet öldü' diye hickirirken ben, D. gizlice fotografimi cekmis. fotografi buraya koymayi dusunmuyorum. hatta hic bir yere koymayi dusunmuyorum.

inanamiyorum gercekten boyle mi olmus, bu kadar mi olmus? o cocuklarin mahkemesi, o iskenceler, dusledikleri hayatla karsilarina cikan gaddarligin tezatligi kahrediyor.

insanin icini burkuyor asklarinin bu acikli, bu karsiliksiz hali. don kisotlar gibi, kocaman yel degirmenlerine meydan okuyorlar. ama nasil da dik basli ve gururlu. olum bile igreti durmuyor uzerlerinde. dokunduklari hersey guzellesiyor cunku. olum bile guzellesiyor onlarin yaninda.

bir yandan da elimde degil dusunuyorum, o gunden bugune ne degismis, ne degisti?

6 yorum:

elektra dedi ki...

:( ah müzicim, kaç cuma'dır ben bende değilim, ne diyorsun? Şulecim de yazmıştı, o 33 kurşun nasıl da yakıştı o diziye fikret kızılok'un yumuşacık sesiyle:((

Adsız dedi ki...

O mücadele, o ruh, o kararlı yol tutuş, saygı duyulacak cinsten. Her ne kadar fikirlerini paylaşmasamda. Ama olanları silmeye çalışmak , yalan yanlış aktarmak, milletten saklamak tam anlamıyla alçakça..bu bağlamda "Hatırla Sevgili" çok önemli bir şey yapıyor. Ve ilginçtir, benim gözlemim, belli bir farklılıkta olan herkes bu diziyi izliyor. Dünyanın dört bir yanında dahi olsa.
Selamlar saygılar efenim.

şule dedi ki...

hatırla sevgiliyi başından beri izliyorum. en başta, ada görüntüleri çok cezbediciydi sadece ama sonra konusuyla aldı götürdü bu dizi beni. hele son 3-4 hafta çok derinden vuruyor. o gencecik çocukların kararlılığı, inançları ama hem insan hem ülke sevgisi dolu yürekleri ve onlara yapılanlar nasıl yürek kıyıcı...hapishane sahnesinde 33 kurşun'u birbirlerinin ağızlarından alıp okudular ya hani, dövüleceklerini bile bile, ama işte arkadaşları daha fazla dövülmesin diye, herkes kendi bacağıdan asılır diyemedikleri, baskıya hep birlikte karşı çıkmaktan başka bir yol bilmedikleri için okudular ya o güzelim ve upuzun şiiri hep bir ağızdan ve sırayla; orda kaldım ben işte...
hallarımı aynen böyle yaz / rivayet sanılır belki"...diyor ya şiirde...öyle işte...

müzi dedi ki...

aynen sevgili elektra, aynen. gitmiyor etkisi oyle kolay kolay. izledikten saatler sonra bile kafamda donup duruyor.

koleler ve efendiler, izlerken dusunuyorum, eger bu dizi turkiye'de sol goruse bakisi degistiremesse, baska hic bir sey degistiremez.
herkes izliyor cunku cok zor elde edilebilen bir samimiyeti yakaladilar. ve elbette olaylarin gercek olmasi diziyi cok daha samimi yapiyor. yoksa ekran basinda bu kadar kisinin icinden parcalar kopar gibi aglamasi baska nasil aciklanir?

sevgili sule,
ne guzel anlatmissin.
hani dagda vurulduklarinda, hani harun da vardi aralarinda, baslamisti ya sarki, kotu olmustum ben de. simdi sana yorum yazarken bir yandan da youtube'da dinliyorum sarkiyi. ve artik hep bu hapis sahnesi ile vurulduklari sahneler geliyor gozumun onune bu sarkiyla birlikte. her seferinde tuylerim diken diken. bu cocuklar cok kotu etkiledi bizi. oyle ki, senaryoyu degistirsinler, cocuklari asmasinlar ve onlar icin hersey guzel olsun istiyorum. cocuklar mutlu olsun istiyorum, senaryo geregi bile olsa...

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

O günden bu güne hiç bir şey daha iyi olmadı, maalesef!
O zaman umut vardı, şimdi o da pek kalmadı ki, bu en kötüsü.
:(

müzi dedi ki...

sevgili ekmekcikiz,
guzel yarinlarin olacagina dair o umut silinip gitmis gercekten. bunun yanisira, bir de o donemlerdeki insanlarin ust basina bakiyorum da, daha bir derli toplu, daha bir ozenilmis ust baslar. hersey daha bir guzel. simdi ise, gercekten ilerleme degil, gerileme donemi bizimkisi.