29 Ocak 2008 Salı

...

yine bir 21 Ocak gunuydu bu ulkeye ilk ayak bastigimda. 6 yil gecmis uzerinden. ne farkli duygularla ve ne kadar baska bir ben olarak geliyorum simdi. 6 yil once 21 Ocak'taki ben, tum bildiklerini, sevdiklerini baska bir yerde birakmanin huznuyle gelmisti buraya.

bilmemenin, yabanci olmanin ne demek oldugunu o donem ogrendim.

simdi ise, ucak alcalmis ve ingiltere'ye yukaridan bakiyorken, 'eve geldim' diye geciriyorum icimden.

mutluluktan meksika halk sarkilari caliyor icimde.

havaalanindan cikmis, yaklasik 2 saat surecek tren yolculuguna baslamisken, nasil da huzurlu hissediyorum kendimi. bilmek, kendimi iyi hissettiriyor.

tren biletini alirken 'ne kadar' diye sormuyorum, ya da 'hangi trene binmeliyim', 'hangi durakta inecegim' diye endiselenmiyorum, gidecegim yeri biliyorum. yiyecek bir seyler alirken hazir sandvicler arasinda hangisini en cok sevdigimi, yaninda hangi gazeteyi alacagimi onceden biliyorum.

boyle kucuk seyler nasil da etkiliyor nasil hissettigimi. gulumsuyorum.

insan ne kadar bilirse, yabanciligi o kadar azaliyor. yabancilik azalinca, evinde hissettigi, burali olmayla ilintili huzuru yakalayabiliyor (burali olmakla, buraya ait olmak karistirilmamali ama. ikisi her zaman ayni sey degil. ve ikisi arasindaki fark kimileri icin onemli bir anlam ifade edebiliyor).

dun, yine biraktim ingiltere'yi. 'kisa surede gorusmek uzere' deyip, buradaki evime dondum. burasi biraktigim gibi, her yer bembeyaz. kar yagiyor, gecen haftasonundan beri simdi kuzeye yonelmis bir firtina varmis.

olsun dedim, ben de senin beyazligini severim.

bu bembeyazligin da kendine ozgu bir huzuru var. ama baska iste.

burada hissettigim huzur, kucukken filmlerde gordugum dag evlerinin icinde yasanan huzura benziyor. hani kirmizi perdeli ahsap bir evde, pencereden, yagan kar gorunur. iceride, somineden gelen citirtilar duyulur. sen somine onundeki kanepede, los isikta, kucaginda battaniye kitap okursun. fonda da norah jones ya da jack johnson calsin.

buradaki huzur, bu tablodakini animsatiyor. en azindan simdilik. belki tanidikca, dilini konustukca baskalasacak anlami.

bu huzur ile bir once anlattigim huzur birlestiginde nasil da huzurlu olur ama hayat, degil mi?

6 yorum:

Karnımdaki Terbiyesiz Fısıltılar dedi ki...

Acaba hayatımıza başlamadan önce kocaman bir paket huzur alsak da, zor zamanlarda açıp açıp koklasak ama hiç dokunmadan, alıp yemeden, sadece koklasak... O bile yetse... Lütfen...

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Sevgili Müzi,

Gündelik yaşama dair bilgilerin, alışkanlıkların insana kendini huzurlu hissettirecek hale gelmesi, daha önce yabancısı olduğu yerleri benimsemesini sağlaması ne güzel bir his, güven verici.
:)

Öykücü dedi ki...

Bu alışma hali olmasa hiç mutlu olamazdık.Hep özlem,hep özlem nereye kadar yaşanır ki?

O sokaklar doğduğun sokaklar değil elbette ama yıllarca yaşayınca tanıdık bildik sokaklar oluveriyor.

Beş günlüğüne çıktığımız yurtdışı gezilerinde üçüncü günden itibaren gezdiğimiz yerler,otelin çevresi filan tanıdık oluyor.Ayrılırken bir daha buraya Gelemeyeceğiz,burayı bir daha göremeyeceğim filan diye hüzünleniyorum.Ya beş gün olmuş sadece,nedir bu hüzün:)

Sevgiler...

müzi dedi ki...

karnimdaki terbiyesiz fisiltilar,
bazilarimiz bence oyle.. hani kimisi karakter olarak hep telasli, hep paniktedir. kimisi ise daha rahat, daha endisesiz, daha tasasiz, huzurlu olurlar. hep ozenmisimdir sikintilarina 'bu da olur, bu da gecer' diyenlere, cok endise etmeden, ayaklarini uzatip rahat rahat caylarini hupletenlere. herhalde senin dedigin gibi, gelirken yanlarinda bir paket huzur getirmisler, koklayip koklayip duruyor:).

ekmekcikiz,
anlatmaya calistigim da buydu. bak ben guvenden bahsetmeyi unutmusum. sen daha guzel anlatmissin :)

oykucu,
:))
insan her yere hemencicik alisiyor gercekten. o duygusal bagi hemen kuruyoruz. belki de koruyucu kalkanimizdir bu. yoksa iyi demissin, hep ozlem hep ozlem cekilmez valla.
sana da sevgiler:)

B5 dedi ki...

Dilini ogreninca anlami farklilasacak demissin. Bunu ben de dusunurum. Haberdar olunca bazi seylerden, hayalindekinden uzaklasma ihtimali de oluyor bazen.
Burada huzur var(Vikingli gibi Cermen taraf), ama yandaki sembolu horoz olanda daha kendimi daha alisik, daha herseye hakim hissetsem de burada daha cok huzur var. Dili duyunca anlamamazlik edemiyorsun -buradaki gibi- o horozluda. Burada ise kulagim pek alismamis ya, hayalimdeki gibi sanki....

(Alisma konusu bir yana: -dil-anlama ve anlaminin degismesi konusu ;))

müzi dedi ki...

sevgili B5,
anladim sanirim demek istedigini. farkindalik arttikca hayalindeki resimden de uzaklasiyorsun belki. tabi hayalindeki resimle farkina vardiklarin birbirine uyabilir de, sansliysan :)

kendini soyutlamak adina dilini anlamamak guzel bazen. beynimi kapatabiliyorum dis dunyaya, arkada konusulanlari anlamamak guzel olabiliyor, istemedigim seyleri dinlemeyebiliyorum. ama bazen de arkamda oturan iki kadinin ne konustugunu anlamak istiyorum, hayat nasil geciyor anlamak adina. yani algilarimi actigim zamanlar ve kapadigim zamanlar oluyor.. bazen ikisi arasinda gidip gelebilmek istiyorum, kendi irademle. cok mu sey istiyorum? :)