20 Şubat 2008 Çarşamba

insanlik ve Bauman

Zygmunt Bauman der ki, ahlak / etik / erdem (morality) insanligin en onemli degeridir. Etik olmak, sadece bizim gibi olana degil, bizden farkli olana da adil olmayi gerektirir.

Karisi Janina Bauman, Nazi kamplarinda yasadigi zulmu anlattigi kitabinda soyle der: Zalimin en zalim yani, kurbanlarini yok etmeden once onlara insanlik disi davranmasidir. Ve savaslarin en zoru, bu insanlik disi durumlarda insan kalabilmektir.

Bu savasi, modern hayatin icinde cesitli sekillerde dusunebilirsiniz. Hakkiniz yendiginde haksizlik yapmamak, zalimlige ugradiginizda ayni sekilde cevap vermemek, ya da zora dustugunuzde insanliginizi kaybetmemek adina verdiginiz savaslarin tumu bu ornege girer. Insanlik degerlerinizi kaybetmemek icin verilmis savaslardir hepsi, sonunda kotu duruma duseceginizi bilseniz bile.

Modern hayati analiz eden calismalariyla taninan Zygmunt Bauman, hayatta en beter asagilanmanin fakirlik oldugunu soyler. Fakirlik derken, bunu basit anlaminda degil de Afrika’daki, ya da Turkiye’nin doguda kirsal kesimlerindeki, insanlarin kendi baslarina cozum bulamadigi fakirlik anlaminda dusunun. Fakirligin en berbat yani, baska yerlerde insanlarin bambaska sartlarda yasadigini bilmektir. Bu tanimdaki fakirlik terkedilmisligin, bir basina birakilmisligin, umursamamanin getirdigi bir fakirliktir.

Bunlari okurken aklima geldi. Hani eskiden televoleler vardi, Turkiye’nin %1’lik kesiminin nasil yasadigini tum Turkiye’ye seyrettiren su magazin programlari. O programlari seyreden Anadolu’nun, dogunun ucra koylerinde yasayan insanlar, Istanbul’da herkesin oyle yasadigini dusunurlermis. Kim oldugunu hatirlayamiyorum su an, ama taninmis biri soyle yazmisti: “Bu programlari seyrettikce insanin komunist olasi geliyor”.

Kucuktum, ya ortaokul ya da lise caglarimda. Istanbul’da bir askerin telefon kulubesindeki konusmasina sahit olmustum. Sivesinden belli oluyordu dogulu oldugu ve telefondaki kisiye soyle diyordu: “Telefona benzer bir sey var oradan su akiyor, oyle yikaniyoruz”.

Okurken bunlar geldi aklima.

Conversations with Zygmunt Bauman. Z.Bauman & K.Tester (2001).

5 yorum:

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Müziciğim,
Kütüphaneye yapışıp kalman hiç boşa gitmemiş.
:)
Ne kadar doğru, fakirlik ve insan üzerindeki etkileriyle ilgili sözler.
İnsanlık dışı durumlarda insan kalabilmek, insanın diğer insanların kurdu olmasının önüne geçebimek, ne zor.
:(

endiseliperi dedi ki...

yazarı hiç duymamıştım. teşekkür ederim çok, güzel yazın için de, zevkle okudum.

ben bir bakayım şimdi google'dan türkçeye çevrilmiş kitabı var mı yazarın.

sevgiler.

endiseliperi dedi ki...

hem de o kadar çokmuş ki çevrilmiş kitapları.
Sosyolojik Düşünmek, çeviren:Abdullah Yılmaz, Ayrıntı yayınları, 1999

Modernite ve Holocaust, Sarmal yayınları, çeviren:Süha Sertabiboğlu

Yasa Koyucular ve Yorumcular, Metis yayınları, çeviren: Kemal Atakay

Siyaset Arayışı, Metis yayınları, çeviren:Tuncay Birkan

Postmodern Etik, Ayrıntı yayınları

Parcalanmış Hayat, Postmodern Ahlak denemeleri,Ayrıntı yayınları

Postmoderlik ve Hoşnutsuzlukları, Ayrıntı yayınları, çeviren:İsmail Türkmen

Modernlik ve Müphemlik, Ayrıntı yayınları

Ölümlülük Ölümsüzlük ve Diğer Hayat Stratejileri, Ayrıntı yayınları, çeviren:Nurgül Demirdöven

Bireyselleşmiş Toplum, Ayrıntı yayınları, çeviren:Yavuz Alagon

Çalışma, Tüketicilik ve Yeni Yoksullar, Sarmal yayınları, çeviren:Ümit Öktem

Özgürlük, Sarmal yayınları, çeviren:Vasıf Erenus.

Küreselleşme, Ayrıntı yayınları, çeviren:Abdullah Yılmaz.

müzi dedi ki...

sevgili ekmekcikiz,
:) insanin yalnizca ogrenmek zorunda oldugu icin degil de hayat/zevk icin ogrenmesi daha bir cekilir kiliyor kutuphane hayatini. dediklerine katiliyorum. insanin vermek zorunda kaldigi en zor savaslardan biri diye dusunuyorum.

sevgili peri,
bauman cok uretken bir yazar gercekten. asil alani sosyal teori ama pek cok tema uzerine yazmis. en ses getiren eserlerinden biri modernite ve holocaust olmus bence. holocaust'u almanlara degil de moderniteye mal eder bauman. modernitenin icinde duzen arayislarindan dogdugunu soyler. ozellikle moderniteye getirdigi elestirileri cok begeniyorum ben. bir de amaci kulaga hos gelen bir teori yaratmak degil de (pek cogunun yaptigi gibi), insandan ve yasadigi kosullardan yola cikarak teorilerini bicimlendiriyor. bu yuzden cok gercek ve insancil buluyorum onu.

Adsız dedi ki...

suan geriye dogru yazilarini okuyorum,ben zeynep
soylemek istedigim iki sey var
1-suan en cani topluluk olarak gosterilen muslumanlarin peygamberinin bir hadisi,tam hatirlamiyorum ama yaslilar kadin ve cocuklara dokunulmamasi ile ilgiliydi,herseyi anliyorumda insa insani nasil oldurur,hele iskence nasil yapar anlamiyorum
2.si..batmandaki kadin intiharlari: televoleler ve dizilerden etkilenen batmanli genc kizlar erkek arkadas edinmeye baslar,birlikte olurlar,birlikte olunan erkeklerse buyuk sehirlerden gelen memurlar tabi tayin cikinca erkekler gidiyor kizlar kaliyor,daha sonraki zamanlarda ailenin evlen dedigi kisilerle evlenemk istemeyn kizlarin (cunku severek evlenemek istiyorlar) bi sekilde bakire olmadigi anlasiliyor ve tore geregi oldurulmeleri gerekiyor,ailenin erkekleri baslarina derde sokmak istemediklari icin kizlari intihar ettiriyorlar..
bir tarafta paris hilton bir tarafta batmanli genc kizlar..
ysanilan toprak nekadar farkli seylere populerlik katiyor...