22 Şubat 2009 Pazar

hayat...

25 yaşında bir genç kız, araba çarpması sonucu hayatını kaybetti. Fransa'da 4 sene eğitim aldıktan sonra İstanbul'a dönmüştü. Nişanlıydı.

Haberin yanındaki fotoğrafta ne kadar güzel gülümsüyor. Kime gülümsüyordun, ne düşünüyordun o an? Ne hayallerin vardı acaba? Bilebilir miydin hayat böyle kısa olacak? Bilsen başka türlü yaşar mıydın? Neyi farklı yapardın?

Belki de dolu dolu yaşadın 25 yılını. Belki 25 yıla 40 senelik bir hayatı sığdırdın. Kimbilir...

O taksiden inip karşıdan karşıya geçtin. Sonrası yok. Yarın için planların neydi? Belki geç saatte kalkıp öğlene sarkan bir kahvaltı yapacaktın. Sohbet uzayacaktı, telefonlar başlayacaktı ve sen belki sinemaya gitmek için plan yapacaktın. Belki...

Hayat buralarda böyle kısa olur demek bile geçmiyor içimden. Ölüm için hep bir sebep var ne de olsa. Gelişmiş ülkeler ile gelişmemişler arasındaki fark, buralarda ölüm biraz daha basit oluyor.

Hayat kısa, gönlünce yaşa da değil içimden geçen. Demek istediğim, hayat kısa. Yarının garantisi yok. Kırmadan, üzmeden, üzülmeden yaşa.

3 yorum:

Esra dedi ki...

cok aci... hergun yuzlercesi oluyor ulkede... sonu yok. Sonu olmayacak sanirim... pisi pisine... giden gidene...

sam dedi ki...

Birincisi, kadere inanırım. Eğer o şey olacaksa, nasıl edersen et o olacaktır.
İkincisi, bu ülkenin trafik kazalarında yıllardır rekor üstüne rekor kırması, üstünde durulması gereken bir hadise. Bunun böyle yıllarca sürüp gitmesinin hesabını sormak bizim görevimiz. Amma velakin bu sorunlu sorumlular ortalıkta gözükmez ki.
Kim ulan bu işlerin sorumlusu,
desem, kimse ses vermeyecek.
En büyüğünden en küçüğüne kadar.

müzi dedi ki...

Sevgili Esra,
pisi pisine.. insanin asil hazmedemediği de bu zaten.

sevgili sam,
bu işlerin sorumlusu, kurallara uymamayı normal gören herkes, hepimiz. biz övünürüz böyle şeylerle, 'bak nasıl da beklemeden geçtik' ya da 'bak nasıl da sıraya kaynadık' gibi övünçlerimiz vardır bizim.