20 Nisan 2007 Cuma

iki gonullu...



iki gonulluyum ben artik. iki gonlum var, ikisi de ayri yerlere ait, ayri yerleri istiyor. yaklasik 9 ay once bir gonlumu alip dondum istanbul'a. diger gonlum ingiltere'de kaldi. burada bir gonlum mutlu, digeri huzunlu. oradayken de digeri mutlu, biri ise hasret cekiyordu, hep aglamakliydi.

cok ilginc, takip ettigim tum bloglarin sahipleri Turkler ve yabanci ulkelerde yasiyorlar. uzak yerlerden bu sekilde el uzatiyorlar. Turkce yazmak bile ozlem gidermeye yariyor bazen. ben blogun ismini Ingilizce koydum, o an onumde Foucault'un The Order of Things'i vardi, ben de 'my words on things' dedim. Ama parmaklarimin arasindan Turkce cikiyor ne zamandir. Turkce guzelmis, ben bunu Ingitere'de ogrendim. ben bu denli Turkce sarki dinlemeye de yurtdisinda basladim. O muzigi, o ritmi duymam gerekiyordu. her Turk sarkisinda sakli olan, en huzunlu sozlerin bile ardinda gum gum taka tak diye calan darbukayi duymam gerekiyordu. Ben ilk ve tek oryantal dersimi de yurtdisinda aldim. Allah'im nasil zevkli bir seydi, o muziklerle Ingilizler'in icinde dans etmek, bu benim kulturum diye caka satmak. Vallahi ben yurtdisinda oldum bu denli oryantal bir kiz. Ben icimdeki Turk'u yurtdisinda kesfettim.

iste kesfettigim bu Turk oradayken Istanbul da Istanbul diye zirlayip duruyordu. bilgisayarimin duvar kagidi hep Istanbul'du. gelen gecen arkadaslarim gorsun de agizlari acik kalsin diye. goren de bakakaliyordu zaten. Internetten Turkce radyo dinliyordum, anne sarkilari caldiginda ise aglamaya basliyordum. Hele Candan Ercetin'in var bir tane, o sarki benim goz pinarlarimi kuruttu goz pinarlarimi...

Ama oradayken icimden baska biri de cikti. Sigamiyor o simdi buralara. Bagimsiz, alabildigine ozgur. Oyle ki vapurda otururken uzerinde hissettigi gozleri bile kisisel alanina saldiri olarak algiliyor, sinirleniyor. Korkuyorum bir gun kavga cikaracak. Acaip tepkisel. Bu boyle olmaz, su soyle olmaz diye diye tafra kesiyor haspam! Istanbul da Istanbul diye zirlayan bu gonul, simdi Istanbul'a etmedigi lafi birakmiyor. Trafigine, kaba saba insanina, pahaliligina her gun soylenip duruyor.

ben Istanbul'u yurtdisinda sevdim. Uzaktan daha bir guzel Istanbul. Icine girince ise cok fazla... boguyor, uzerine uzerine geliyor. hani bir sarkida diyor ya, seni uzaktan sevmek, asklarin en guzeli. yok, ben eminim, o sarki Istanbul icin yazildi.

Ama ne zaman ki Emek cafede, ya da iskelede karsimda bogaz kahvemi iciyorum, yok be diyorum, hic de fena degil. Hatta yok boylesi.. :)

Herhalde bundan sonrasi artik boyle. bir yerlerde ama hep iki gonul ile...

4 yorum:

Fulya dedi ki...

Bu celiskileri, iki gonullu olmayi bilmez miyim?
Ne guzel anlatmissin.
Ben orda hic sikayet etmiyorum artik. Ve su an oyle geliyor ki bundan sonra da hic etmeyecegim:(((

müzi dedi ki...

Fulya, ama buradayken sikayet etmemene sebep de burayi ozlemen. hep burada olsaydin yine sikayetler olurdu. insanoglu boyle iste :))

New York Muhtari dedi ki...

daha once blogunuzu ne okuma sansim oldu, ne de yazdiklarinizin ne kadar dusuncelerime yakin oldugunu farketmem.. ama dunyanin obur ucunda bile olsa, kendi duygularimi bir baskasinin kelimeleriyle okumak sanirim dokundu...

sanirim simdiden okunacaklar listeme eklemeliyim, yoksa bundan sonra yazacaklarinizin meraki ile ne yaparim :-)

New York'tan selamlar

müzi dedi ki...

sevgili new york muhtari,
hosgeldin :)

cok tesekkur ederim, ben de sizi ziyaret ettim bugun. daha da edecegim sanirim :)

cok farkli insanlariz belki ama yurtdisinda ayni ozlemler icinde olmamiz ne kadar hos degil mi... blog okuyucularini birbirine baglayan da bu sanirim. birbirimizi anlayabiliyoruz.

sevgiyle,