su son gunlerde hayata karsi cok da hevesli hissetmiyorum kendimi. 'kedidir kedi' der gibi, 'bahardir bahar' diyorum, uzerinde durmuyorum.
aklimdan yazmak icin bir cok konu geciyor, ama yazacak enerjiyi bulmak zor. yalnizca dusunmekle geciriyorum zamani. hani rozet edebiyatinda bir soz vardir, 'ders calisma istegi geldiginde, oturup gecmesini bekle'. oyle yapiyorum, aklima konular geliyor, uzerlerinde dusunuyorum, sonra geciyorum.
istanbul'dan gelmesini bekledigim kisiyle birlikte bir de paket geldi. paketin icinden orhan pamuk-istanbul cikinca oldukca sevindim. bu kitabi henuz okumuslugum yok ama bir ingiliz'e hediye etmisligim var. istanbul'u sahsen de gezdirdigim bu kisiye kitabi nasil buldugunu sordugumda, huzunden bahsedilen kismin ona agir geldigini ve kitaba devam edemedigini soylemisti. 'ne anlarsin sen' diye gecirmistim icimden. utanmasam 'begenmediysen geri ver de ben okuyayim' diyecektim ama sonra dusundum, orhan pamuk'u niye ingilizce okuyayim ki ben.
kitaba dun basladim. megoloman gibi gorunmekten cekinmesem, orhan pamuk ile aramizda ne kadar cok ortak yon varmis diyecegim (yazi kabiliyeti konusunda degil, baska konularda). demeyeyim ama demis kadar olayim, soylemek isteyip de soyleyemedigim seyi soylemis olayim.
dun okulda pakistan yemekleri festivali vardi. davetiye verilmis, biz de gittik. yemek kismi guzeldi. pakistan kulturunun tanitildigi bolum ise biraz sIkti beni. oylece oldugu gibi kulturu tanitmaya calissalar hadi neyse de, onlarin ki, 11 eylul'den sonra bozulan imajlarini duzeltme gayretiydi. "11 eylul'den sonra artan dusuncelerin aksine, pakistan halki hosgoruludur" turunden seyler soyluyorlardi, bizden cok kendileri inanmak ister gibi. dogu bile kendini, batinin onu gordugu gibi goruyor. edward said oryantalizmi yazarken bunlardan bahsetmiyor muydu? ve yine burada, karsimda pakistanlilar, aslinda ne kadar iyi insanlar olduklarini soyleme geregi hissediyorlar. onlar kendilerini savunma geregi hissettikce, onlar adina ben eziliyorum. hepsi terorist yaftasini yemis olmanin ezikligini tasiyor sanki. 'dude', demek istiyorum. "dert etme, 11 eylul'den once de dusman olarak goruyordu seni amerika. hic hollywood filmi izlemedin mi sen?". ama bunlar yerine, "hersey cok guzeldi" diyerek ayriliyorum geceden.
isteksizce gecen su gunlerde That 70s Show'a vurdum kendimi. neden hayat bir sit-com tadinda gecmiyor? gecebilir halbuki. eger ben hayati daha az ciddiye alir, daha az endiselenmeyi ogrenebilir, degistiremeyecegim seyleri kabul etmeyi basarabilirsem, hayat pekala bir sit-com tadinda gecebilir. gecmeli de.
hayat geciyor her gun, gereginden fazla endiselenme ile. neden bu endiselenmeler? el kitabinda yazili ve herkes tarafindan onaylanmis mukemmel hayati yakalayabilmek icin. hersey mukemmel olmali. evin, isin, sevgilin, arkadaslarin, dis gorunumun, ic gorunumun, gelecek planlarin... fark ediyorum ki tum bu yazili kurallar altinda eziliyorum ben. birakamiyorum da. bosver oldugu kadar diyemiyorum. dert ediniyorum. diziyi izlerken, onca soruna ragmen nasil da eglenmesini biliyorlar diye dusunuyorum. evet gercek degiller, ama yine de onlardaki hayata bakis tarzini ogrenmem gerekiyor benim. elimden geleni yaptiktan sonra, 'bundan sonrasi benim sorumlulugum degil' demesini ya da en basitinden bir 'bana ne yaaa' cekmesini ogrenmem gerekiyor. olumsuzluklari hayatin dogal bir parcasi olarak kabul etmeyi ogrenmem ve endiselenmem gerektigi kadar endiselenip ertesi gun yine sifir kafayla baslamasini bilmem gerekiyor. benim biraz bosvermem gerekiyor. ya da benim bir sit-com karakteri olmam gerekiyor.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
8 yorum:
Bahsettigin diziden haberim yok benim. Biraz daha detay versene? Ingiliz yapimi mi?
Caninin sIkkIn olmasi, ozellikle su kistan yaza gecis doneminde cok normal. Ama bosvermeyi ogrenmelisin Muzicim. Ote yandan 'bosveremiyorum' diye dert etme, bence Norvec'te yasarken bunu ogreneceksin! Ne kadar kucuk seylerle mutlu olduklarini, kimseyi takmadiklarini, sosyal baski kurmadiklarini gore gore.
Sevgiler!
Pakistanlı insanların içinde bulunduğu ruh halini çok iyi anlatmışsınız. Ama bu tesadüfi bir olay değil. Bir insanı alın 200 yıl(hadiseye konu insanlardaki zaman daha da fazladır da neyse) ona baskı ile şiddet ile bir zavallı olduğunu söyleyin, her türlü maddi imkandan yoksun bırakın. Sonrada o insanın normal psikolojide olmadığını söyleyin. Serdar Akinan’ın Akşam gazetesindeki 20 Şubat tarihinden sonraki 2-3 köşe yazısını tavsiye ederim(pakistan ile ilgili olanlar).Ezilmiş, öldürülmüş olarak yetersiz donanımlı Pakistanlı insanlar 60-70yıllardaki genel anlamdaki Türk insanı gibi davranıyor. Kendilerini batılı insana sevimli gösterme çabasındalar. O batı ki birey olarak değil ama genel çerçevede doğunun ne olduğunu bilmez, bilemez, yanlış bilir. "Medeniyetler Çatışmasında" doğu, 3000 yıllık İstanbuldur, 5000 yıllık Truvadır,3000 yıllık Mısırdır, 3000 yıllık Sümerdir, 5000 yıllık Çindir. Ve günümüzün Koresi, Singapuru, Japonyasıdır. (tarihler ortalama olarak verilmiştir).
Saygılar Efendim
Muzicim, meraktaydim gercekten. biraz daha yazmasan, durtukleyecektim, "hey ses ver hadi" diye. doktora bunalimina vermistim ben, daha genel anlamda bir "hayat basti bana" durumuymus oysa.
bu "hersey mukemmel olsun" inanci o kadar damarlarimiza islemis ki, idealden sapmalari takmamak zor belki haklisin ama bir sekilde de bosver demeyi bilmek gerekiyor. yoksa hayat cekilmez oluyor. herseyin (isin, ailenin, sevgilinin, gorunumunun, evinin) mukemmel olmasi imkansiz olduguna gore, bu imkansizligi bir an once kabullenmek hayati kolaylastiriyor gercekten. sit com karakteri kadar gamsiz olmak da zor ama ara noktayi bulmak gerek. sonra hayat inan, daha eglenceli ve daha az sıkıcı oluyor :)
Ben hem cok sikma kendini hem de iyi ki bu kadar dusunuyorsun ve endiseleniyorsun demek istiyorum, bir mantigi varsa dedigimin. Cunku bir sekilde hayata devam etmek ve mutlu olabilmek icin guzellikleri de gorebilmek gerek tabi ki ama ayni zamanda o sitcom karakterleri gibi yasayan hic dusunmeyen o kadar insan var ki bu dunyada zaten. Ancak senin gibileri oldukca bir ot gibi yasamaktan cikiyoruz. Dusunmeye devam ve hatta yazilarinla baskalarini, bizleri dusundurmeye de. Ve arada da gidip baharlari koklamaya.
Sevgilerle...
Bende de bir bikkinlik bir bikkinlik bugunlerde.. Aynen senin gibi blogumu da boasladim, sunu yaziim bunu yaziim diyorum, sonra sayfayi bile acmadan kalkiyorum bilgisayarin basindan. Bir eksiklik hissediyorum bugunlerde ama ne oldugunu da bilmiyorum. Aslinda hersey guzel, isimden memnunum, cocuklar iyi, hic sorun falan da yok.. Ama sokaga ciktim mi sinir kupu oluyorm, ona buna kiziyorum.. Ne biliim.. Bahar vurdu beni de galiba...
Yalniz diilsin demek istiyorum aslinda :-)
sevgili zeyno$,
amerikan dizisi. ismi: "That '70s Show". eski bir dizi degil ama dekorda 70li yillar var. dizinin konusu friends'i andiriyor ama bence diyaloglar cok daha matrak. topher grace, ashton kutcher gibi isimler basrolde ama bunlarin daha unlu olmamis halleri. ben dvd'lerini kesinlikle alacagim. eger merak edersen youtube'da bolumleri var, ozellikle sIkIntili zamanlarda tavsiye ederim :)
can sikintisina gelince, ben de mevsimsel oldugunu dusunuyorum. dogru diyorsun, bu ulkede de rahat olmak ogrenilemesse baska hic bir yerde ogrenilemez. gerci o da bir sure batmaya basliyor bana. 'bu ne rahatlik kardesim' diye bagirasim geliyor bazen. e dedim ya, sIkIntiliyim sekerim su aralar, ne yapalim :)
sevgili koleler ve efendiler,
aksam gazetesi dogan grubu disinda kalan ender gazetelerden oldugu icin farkli bir bakis acisi sunabilir diye dusunuyorum, ama takip ettigimi soyleyemem. biraktigin referansi okuyacagim. bu arada ben pakistan dedim ama elbette bu bakis acisi dogu ulkelerinin cogunluguna genellenebilir. batida hakim olan bati=medeniyet, dogu=barbarlik esitlemeleri maalesef doguda da kabul goruyor. son okudugum kitaplardan birinde chakrabarty cok guzel anlatiyor mesela hindistan'in modernlesme/batililasma surecinde zengin hint biliminin nasil da unutulup yerini bati biliminin almadigini. ne olmus hint biliminin unutulmasiyla? bugun pek cok kisi bilmiyor mesela gunumuz matematik ve tip biliminin temellerinin atilmasinda Avrupa'nin dogu biliminden ne denli etkilendigini. dogu, severek giyiyor batinin onun icin bictigi kaftani.
benden de saygilar
sevgili sule,
yazmamamin buyuk bir nedeni bu isteksizlikti gercekten. cok guzel ozetlemissin, bir 'hayat basti' vakasiyim su an. inan hayatim boyunca rahat insanlara hep ozenmisimdir, 'aman bosver' diyebildikleri icin. ben de oyle olmak istiyorum, yoksa gercekten cekilmiyor.
sevgili calanon,
evet evet, katiliyorum, farkindalik mutlu olabilmek icin en gerekliler arasinda. ben de mutluluklarin farkindaliklarda sakli olduguna inanirim. gorebilmek, fark edebilmek gerek mutlu olmak icin. cok sukur o kucuk mutluluklari kacirmadigimi dusunuyorum. eger kacirsaydim su ana kadar coktan 'kacirmis' olurdum (cinas sanatini kullanmak da varmis bu yorumda :) )
sevgili yasemin,
senin ise guce daldigini dusunuyor o yuzden ses cikarmiyorsun saniyordum. demek seni de carpmis bahar. blogu bosladigimi soyledin bak hemen bir degisiklik yaptim. bakalim eski ile yeni arasindaki farki bulabilecek misiniz? :) saka bir yana, doganin uzerimizdeki gucu nasil da saygi duyulacak bir sey di mi, hepimizi lodos baligina cevirmis baksana. yalniz olmadigimi bilmek ise cok guzel :)
canım müzi, bu aralar pek çokinsan senin gibi düşünüyor. ne bu yahuuu tadındayız. ne bu yani? bir mükemmellik pompalaması altında kalmış tüm bilincimiz ve hepimiz baharın getirdiği bu es anında ' yemezler güzelim' tadındayız sanırım. hakikaten yemezler ya. bu ne? koştur koştur, doldur boşalt hayat mı bu?
ama bak istanbul kitabı şahanedir:)
sevgiler...
sevgili elektra,
su an kitabi okuyorum ve o kadar zevk aliyorum ki... cok iyi geldi :)
Yorum Gönder