bahar buralara da gelmis ki cicekler acmis. kapimin yanibasinda acan ve laleye benzeyen ciceklerin ismi ne acaba?
gunler uzadi. sabah 4 gibi gun aydinlanmaya basliyor ve gece 22'de karariyor. havalar 15 derece civarinda seyrediyor. kaskol coktan cikmisti, simdi ise ne olur ne olmaz denilerek cantaya koyulan sapka. dikkat etmeli yine de, bu parlak gunes aldatici. gokyuzu ise masmavi rengi ve beyaz bulutlariyla hep cezbedici. artik kesinlik kazandi, benim bulutlara ve mavi gokyuzune karsi zaafim var. bu kacinci gokyuzu fotografi, hem de ayni noktadan?
bir diger zaafim ise dolunay. her ay ne zaman ciksa cekiyorum bir kac fotograf. evde, oturdugum koltuktan cama bakip da dolunayin ciktigini gorunce eve sevdigim ama davetsiz bir misafir gelmis gibi hissediyorum. oturdugum yerden cama baktigimda onu orada goruyor olmak mutlu ediyor beni. keske hic yer degistirmese, hep ayni izada kalsa. o daha fazla batiya kaymadan, camimin onunden gitmeden cekiyorum fotografini. ancak gecen haftaki dolunayi cekemedim. penceremin izasina geldigi siralar daha erken saatler oldugu icin disaridaydim. alttaki mart ayinin dolunayi. evet, bir ay once damlarda hala kar varmis.
havalarin guzellesmesi sehri de etkiledi. daha once fark etmedigim bir cok kafenin varligina caddelere, sokaklara koyduklari masalarla vardim. sokak kafeleri ne kadar guzel degil mi? bir sehrin yasadigina dair en guzel kanitlar. bir de kahveye olan tutkumdan midir bilmem, barlardan, restoranlardan cok kafeleri severim ben. neredeyse tanidigim herkesin vardir bir kafe sahibi olma hayali. ben niye onlardan farkli olayim ki? biz de 4 arkadas bir kafe acip sabaha kadar kahve-cay esliginde cene calmayi hayal ederdik. bizim sohbetlerimiz uzun olur, bir kafeye girdik mi en az 4 saat otururduk. sonlara dogru bir kovulma endisesi sarardi bizi. "-garson bu sefer kesin kovmaya geliyor. ne isteyelim, kahve, cay? -icim disim cay oldu yahu. -iyi peki, ikinci bir tatli?" diyaloglari neticesinde, fark ettik ki en iyi cozum kendi kafemizi acmak. henuz girisimlerde bulunmadik ama hayalini kurmak cok zevkli.
gecen haftasonu ise kahve icmeye kofi annan'a ugradik :)

haftasonu demek bizde pizza demek. Gecen gun blog icinde temizlik yaparken ilk pizza denememi gorup guldum kendime. Ilk denemenin uzerinden aylar gecti, su an geldigim asamayi da kaydetmem gerek diye dusundum.
Ingiltere’de okurken bir donem, cep harcligi cikarmak icin pizzacida calistim. Genelde kasada durdugum icin, pizza yapmasini biliyorum diyemezdim yine de. Ama bu aylar oncesine kadardi. Gecenlerde, yaninda calistigim kisiye yaptigim pizzalarin fotograflarini gonderip yanlarina da ‘yamaginla gurur duyabilirsin’ diye not eklemistim. O da cevap yazmis, ‘seninle gurur duyuyorum’ diye. Cok da abartilacak bir sey degil, alt tarafi pizza. ama mutfakta vakit gecirmeye pek de hevesli olmayan beni dusunecek olursak, insanlik icin degil belki ama benim (ve benimle yasayan kisi) icin buyuk bir adim.